...Röportajlarım...
Otuzbeşlik
Öteki Sinema
Ulusal ve Uluslararası 20 ye yakın ödül...
Öykü - Şiir - Kısa Film
Öteki Sinema Röportaj
http://www.otekisinema.com/gulten-agritmis-soylesi/Gülten Ağrıtmış: ‘Filmlerimi o kadar sıkı sıkı saklayamıyorum’
Deneysel filmleriyle bir hayli karşılaştığımız, şiir ve öykü yazdığını bildiğimiz Gülten Ağrıtmış ile konuştuk…
Öteki Sinema için söyleşen: Banu Bozdemir
Öncelikle seni tanıyalım mı?
Merhabalar… Ben Marmara Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü mezunuyum. Üzerine Beykent
Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’nde yüksek lisans yaptım. Sinema
içimde hep vardı benim için. Her çalıştığım ortamda sağından solundan
film sektörüne dair bir ortamın içinde ya bir reklam filmi ya bir
belgesel ya da kısa film projelerinde bir konumum oluyordu. En sonunda
yüksek lisansa karar verdim ve devamında kendi projelerimi yapmaya
başladım. Üniversite yıllarımda zaten hep yazıyordum. Onbeş yaşından
beri yazıyorum. Öykü ve şiir üniversite yıllarında devam etti,
sonrasında kendi çapımda senaryo çalışmalarım da oldu, birkaç festivale
yolladım. Üniversite bitince yurtdışında yüksek lisans için
Universitàper Stranieridi Perugia’ya başvurdum. Kabul edildim fakat
gidemedim. Özel sektöre geçtim, reklam ajanslarında Art Director (Sanat
Yönetmeni) olarak çalıştım.
Daha çok deneysel çekiyorsun,
deneysel zor, anlaşılamaz ve o yüzden herkesin de pek yaklaşmak
istemediği bir alan ama senin alanın genelde deneysel. İlham aldığın
konular nedir, seni deneysele yönelten şey nedir?
Aslında
araştırmacı ruhum beni buna itiyor. Farklı tatlar denemek hoşuma
gidiyor. Bir de düşündürmek istiyorum. Sinema dilini kullanıp
metaforları bilgisayar efektlerini kullanıp bir bulmaca bir bilmece
içinde kendini bulsun istiyorum seyreden. Tabi seyirci tarafından
anlaşılamama riskinin de içinde buluyorum kendimi… Hep önüne tepsiyle
sunulmuş anlaşılabilir anlatımlardan sonra benimki onları yoruyor.
Oysaki her sahnenin her planın, her efektin, her rengin, her kostümün
her malzemenin bir söylemi var. Bir anlatım dili var… Türkiye’de pek
yaygın değil ve festivallerde ayrı bir kategori olarak çoğunda yok.
Kurmaca filmlerim de var. Deneysel ve kurmaca beraber…
Biraz sıvılardan, tasmalardan
yola çıkarak kuruyorsun filmlerinin dokusunu, insanoğlunun hangi
duygularını ortaya koymak derdin? Ya da var mı böyle bir dert…
Evet, metaforlardan yola çıkıyorum…
Entropi – Soğuk – Estetize – Tasma – Beni Yanına Al Anne – Tılsım –
Çıplak – Kesik Ayaklar – Bak ve Kaşık tüm filmlerimde kullandığım
malzemelerin bir anlamı var… O anlam her seyredende farklı bir şekilde
algılanabilir ya da herkeste aynı algılanabilir. Genel olarak içerdiği
anlamda kendini de ifade edebilir… Mesela Estetize diye bir kısa filmim
var aslında şiddeti Estetize edilmiş şekilde anlatmak istediğim bir kısa
filmimdir… Mekan bir müzik evidir ve o ortamda olmasını özellikle
istedim yoksa bir evde bir odada da anlatabilirdim derdimi ama her müzik
aleti farklı bir şiddetin boyutunu temsil edecekti ve estetikti…
Maskeler ve mankenler kullandım. Bir çeşit şiddete sebep olacak
bahaneler vardı ve şiddet vardı ve her maskenin bir anlamı ve üzerlerine
su fırlatılan mankenler donuklaşmışlığı temsil ederken suda oluşan
kanlı bir figürde bağırıyordu orda şiddetin boyutunu.
Estetik vermeye çalıştım ismini de Estetize koydum…
Keza her kısa filmimi uzun uzun
detaylandırarak anlatabilirim… Adım Adım (Step by Step) çok eski bir
filmimdir ama ben hala çok beğenirim değişik felsefi bir anlatım
kullanmışımdır. Filmlerim bir film analizcisinin eline geçtiğinde çok
güzel dile gelir… Sinema meraklısı bir seyirci de gayet rahat çözer
içindeki gizemli sinema dili anlatımını.
Belli bir psikolojik önerme, gösterme ya da çözüm derdi olabilir mi filmlerinde?
Aslında her filmimde bir mesajım var.
Her filmimde bir çığlığım var. Ne olduk. Ne oluyoruz. Ne oluyor var.
Yaşanmışlıklar var… Yaşananlardan yola çıkılmışlıklar var…
Gözlemliyorum… Demleniyor… Sonra ortaya çıkıyor…
Festivallerden ve izleyicilerden
nasıl tepkiler alıyorsun, mesela festival yolculuğun nasıl geçiyor,
ülkemizde ve yurt dışında yapılan birçok festivalde yer alma imkanın
oluyor mu?
Anlaşılamadığımın altını çizen tepkiler
aldım ama beni takip eden, yaptıklarımın özgün olduğunun farkına varıp
benim dilimin içinde bu sefer ne demiş neyi anlatmış neyi göstermeye
çalışıyor neyi fark etmemizi istiyor deyip beni takip eden bir kitlem de
var. Festivallere katılıyorum filmlerim gösterildiğinde ödül aldığında
veya o ortamdaki insanlarla buluştuğunda çok keyif alıyorum.
Fakat çok festivale de katılamıyorum
çünkü filmlerimi Vimeo veya Youtube’a yüklüyorum ve birçok kısa film
festivali yönetmenlerin filmlerini çektikten sonra bir yıl boyunca kısa
filmlerinin hiçbir yerde yayınlanmasını istemiyor bu da bana ters
geliyor… O kadar sıkı sıkı saklayamıyorum ve bunu kabul eden
festivallere katılıyorum o da oldukça az oluyor… Bunu kabul eden
festivallerde de filmlerim festival seyircisiyle buluşmuş oluyor. Bir
gün bazı festivaller bu kurallarını değiştirir Vimeo ve Youtube
gösteriminin serbest olmasını kabul ederler umarım…
Baktığımızda bir hayli filmin var, bunların maddi ve manevi çekim koşullarından bahseder misin, destek aldığın yerler var mı?
Anlatmak istediğim farklı farklı konular
var. Her bir filmim için ayrı ayrı uğraşıyorum… Maddi ve manevi çekim
koşullarını kendim karşılıyorum. Etrafımdaki ailem arkadaşlarım ve
oyuncu çevremden de kim ne yapabiliyorsa o konuda destek görüyorum sağ
olsunlar iyi ki varlar onlara buradan tekrar teşekkür ederim… Katkıda
bulunan herkes harikaydı. Şimdi dönüp baktığımda gittikçe çoğalan bir
kitle bu… Sanırım en güzel yeri de burası, o ekip olma işi ekip duygusu.
Sinema bir ekip işi… Kamera arkası önü kadar yorucu ve zaten yönetmen
olarak filmin başından sonuna önüyle de arkasıyla da her şeyiyle
ilgilenmen gerekiyor… Zor iş… Manevi destek çok önemli ama çıkan iş
insanı öyle bir mutlu ediyor ki işte bunu hiçbir şeye değişemiyorum.
Daha fazlasını daha ötesini yapmak istiyorum hep bir sonrasını… Her
filmimi ayrı ayrı seviyorum hepsi benim için çok kıymetli yaptıkça bir
sonrasını yapmak istiyorsun. Umarım destek alabileceğim maddi kaynaklar
da oluşur ve çoğalır…
Mesela son filmin olan Kaşık’ın senaryo aşamasından şimdiki aşamasına kadar neler yaptığını kısaca dinlesek?
Evet… Ben dört yıl Erenköy Fizik Tedavi
ve Rehabilitasyon merkezinde çalıştım… Oraya felçli gelip iyi kötü
tuvalete gidebilecek kadar kalkabilip yürüyebilen hastalar gördüm aynen
senaryomdaki gibi ama o süreçte hasta kadar hasta yakınının da hayatı
sekteye uğruyor buna dair çok yaşanmışlıkları tanıma, dinleme, görme
ve anlama imkanım oldu… Bu süreci oldukça pozitife çevirip yaşayan hasta
ve hasta yakınları da var, bu süreci zor atlatan hasta ve hasta
yakınları da var. Ben Kaşık’ta zor atlatanı seçtim… Kaşık’ta hastaya
bakan hastaya bunu yansıtmıyor o kendi kaosunu tekken yaşıyor. Fırında
sütlaç çok şey anlatıyor aslında süt de öyle. Fırında sütlaçta içinde
şeker pirinç süt ve üstünde yanık bir tabaka var… Metaforları şimdi siz
sıralayabilirsiniz. Süt bardakta keza kaşık kaşık içiriyor, içiyor…
Hasta olunca elden ayaktan çekildi derler ya, ya da hayat bu yüzüne
gözüne bulaştırdı, bulaştı gibi… Kaşık’a baktıklarında bir mutluluk
buluyorlar ikisinin de anlık gülebildiği mutlu olduğu bir an…
Kitapların da var yayımlanmış, şiirler de var bildiğim kadarıyla…
Şiirlerim ve öykülerim. Evet şiir ve
öykülerim var… Üç kitabım oldu şu an… “Annem Derdi ki” ilk şiir kitabım
sonrasında “Bengisu” öykü kitabım ve “Alır Gidermiş Hayat” şiir kitabım
basıldı…Birçok ödül aldım. Dergilerde iki blogspotumda ilgili sitelerde
Youtube ve Vimeo kanallarımda ve web sayfalarımda eserlerim
takipçilerimle buluşuyorlar.
Filmlerinde efektler kullanıyorsun, bunların eğitimine dair çalışmaların oldu mu?
Kendim uğraşıyorum ama bu konularda
benden daha profesyonel kişilerle çalışmak isterim destek olacaklara
açığım çünkü her yere yetişmek inanın çok yoruyor.
Bundan sonraki projeler nedir?
Yine ekip kurmak ve yine bir konuyu
dilimin döndüğünce kendi tarzım ve kendi özgün anlatımımla seyirciye ve
okuyucuya ulaştırmak.
Diğer kısa filmleri izliyor
musun ve kısa filmcilerle iletişimde oluyor musun? Fikir alışverişi ya
da ortak birtakım şeyler yapmak konusunda…
Evet baya kısa film izliyorum ve uzun
metraj birçok filmi de takip ediyorum. Daha çok kısa filmcilerle bir
araya gelmek isterim buna ortam yaratan ortamların çoğalması arzum.
Etrafımda daha çok ekip kurabileceğim kişiler olsun isterim dediğim gibi
birbirine destek çok önemli…
Eklemek istediklerin?
Evet Banu Hanım, şiir, öykü, kısa
filmlerimin dışında da kendimi ifade edebileceğim bir ortam yarattığınız
için size çok teşekkür ederim… Sinemaseverlere ve beni takip eden
kişilere de sevgilerimi iletiyorum…
Otuzbeşlik Röportaj
Gülten Ağrıtmış - Hem Değişik Olmak Hem Anlaşılır Olmak Benim İçin Önemli
Paylaş
05-06-2018
Gülten
Ağrıtmış sanatın birçok dalını kendini ifade etmek için kullanıyor.
Şiirler, öyküler, senaryolar yazıyor, deneysel kısa filmler çekiyor.
Tarzının değişik olduğunu ve anlaşılana kadar da bu yolda devam
edeceğini belirten Gülten Ağrıtmış ulusal ve uluslararası birçok ödülün
sahibi olmuş. Gülten Ağrıtmış merak ettiğimiz soruları cevaplıyor.
Merhabalar, Gülten Hanım. Sizi daha yakından tanımak adına kendiniz hakkında neler söylemek istersiniz?
Merhabalar,
zor bir soru… Kendimi kısaca özetlemek gerçekten zor çünkü sanatın
birçok dalını kendimi ifade etmek için kullanıyorum. Şiir yazıyorum,
öykü yazıyorum, kısa filmler çekiyorum, uzun metraj senaryo çalışmalarım
var. Grafik ve fotoğraf hocalığı yapıyorum; o sırada sanat estetik,
kompozisyon tasarım dersleri veriyorum. Yoğun bir tempom var; sürekli
araştırıyorum okuyorum, bol bol film izliyorum. Psikolojiye çok ilgim
var. Yıllardır sinema analizlerine katılıyorum, film okumalarına
gidiyorum. Sinema dilinin psikolojik bağlantılarını çözmek, her rengin
her malzemenin her yapının, metaforların bir
anlamı olduğunu bilmek; bunları şiirlerimde, öykülerimde ve filmlerimde
kullanmak çok hoşuma gidiyor. Ekip kurmak için sinemanın içinde olan
başka insanlarla tanışmak ve yeni bilgilere, güncel bilgilere sahip
olmak için atölyelere katılıyorum. Bazen verimli bir sonuç alıyorum,
bazen orada kalıyor arkası gelmiyor ama yine de bir deneyim, bir
tecrübe, bir yaşanmışlık olarak yoluma devam ediyorum. Sürekli güncel
kaynakları takip ediyorum. Teknoloji sürekli ilerliyor ve bunu yakından
takip etmek için araştırıp kaynakları ilgiyle takip ediyorum. Bilim
kurguyu ve fantastik sinemayı seviyorum.
Dram, gerçek hikayeden alınma filmleri ve psikolojik içerikli filmleri
takip edip, araştırıp izlemeyi seviyorum. Çok değer verdiğim yönetmenler
var onların filmlerini izliyorum. Yetmiyor bana zaman ve sanki çok
hızla geçiyor vakit; yetmiyor saatler, günler, aylar. Yapmak istediğim,
hayatıma sığdırmak istediğim çok şey var.
Fikir yaratma sürecinizden bahsedebilir misiniz?
Fikrin nereden
nasıl ortaya çıkacağı belli olmuyor, bir çeşit kendini ifade etme
yöntemi oluyor. Hayatta her şeyden film yapılabilir, şiir, öykü,
senaryolar yazılabilir ama bende dikkatimi çeken, beni üzen, mutlu eden,
sarsan, saran hayatımın içinde karşıma çıkan yaşanmışlıklardan,
gözlemlerimden, tecrübelerimden, üzerimde bıraktığı psikolojik ve
sosyolojik durumlardan, araştırmalarından, birilerinin yaşanmışlığından
bir eser ortaya çıkabiliyor. Güncel bir konu da esin kaynağım
olabiliyor. Dikkat çekmek istediğim konuları yazıp kısa film yoluyla
seyirciye ulaştırmaya çalışıyorum. Şiir ve öyküde tek başıma ses
olabilirken, kısa filmde çalışmam için ekip kurmam gerekiyor. Her yönden
daha meşakkatli, daha maddi ve manevi çaba gerektiren bir süreç oluyor.
Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?
İşe gidiyorum, dersler veriyorum. Güzel
Sanatlar mezunuyum sanat hep hayatımda, sanat zaten mesleğim. Grafik
bölümü mezunuyum, bir süre reklam ajanslarında sanat yönetmeni olarak
çalıştım. Yüksek lisansımı da Sinema- TV üzerine yaptım. Film seyretmek
beni yıllardır besleyen bir tat. İşten sonra kalan zamanda beni
besleyecek, beni ileriye götürecek kaynakları araştırıyorum. Sinemaya
gidiyorum, güncel olarak vizyonu takip etmeye çalışıyorum. Kıymetli
yönetmenlerin eserlerini izliyor, onlar üzerine yazılan yazıları
okuyorum. İnsanları gözlemliyorum. İnsan en büyük hazine; onların iç
dünyaları, onların sosyolojik konumları, aldıkları yollar… Aldığımız
yollar… Araştırmalar yapıyorum; felsefe ve psikoloji üzerine sürekli
kaynak okuyorum: Freud, Jung, Lacan, Skinner, Wundt, Beck, Bandura…
Örnek aldığınız, etkilendiğiniz veya tarzı ile sizi kendine hayran bırakan yönetmenler var mı?
Birçok
yönetmen var “şu kişi” demek yetmez benim için. Bazı Amerikan, Fransız,
Japon, Alman, İtalyan, İngiliz ve Türk yönetmenlerin filmleri beni
etkilemiştir. Bilim kurguyu seviyorum. Fantastik, drama, gerçek hayattan
alınma filmler, distopik filmler
benim ilgimi çeker. Gerilim filmleri enteresandır ama şimdilerde çok
bakamıyorum gerilimlere. Yapmak isterim ama ben de geriliyorum. Bazı
filmlerimde, şiirlerimde, öykülerimde fantastik temayla beraber
psikolojik yapısıyla gerilim de vardır. Sinema düşünce deryasıdır. Her
gün yeni filmler, yeni yönetmenler keşfediyorum.
Birçok
film çekmişsiniz. Çekim koşullarından bahseder misiniz? Sponsorluklar
oluyor mu? Çekim masraflarınızı nasıl karşılıyorsunuz?
Evet on
bir filmim festivallere katıldı. 2010’dan beri kısa film çekiyorum.
Filmlerim düşünce ağırlıklı; seyreden düşünsün istiyorum. Sürrealist
tatlar da var içlerinde. Metaforları çok
kullanıyorum. Para biriktiriyorum kısa film için, bazı filmlerde ailem
de katkıda bulunuyor. Kostümleri alıyorlar, malzeme sağlıyorlar; o an ne
eksikse ona el atmaya çalışıyorlar. Herkes bir yerinden tutmaya
çalışıyor diyebilirim. Bazen oyuncu olarak, bazen arka plandaki diğer
işlere el atarak… Bu konuda şanslıyım; özellikle iki ablam Ayten Arıkan
ile Muhterem Akıncı ve onların çocukları yani yeğenlerim sanata çok
düşkünler. Bana ihtiyacım olan kısımlarda destek olmaya çalışıyorlar.
Güzel arkadaşlarım ve dostlarım da var beni destekleyen, ekip kurarken
yanımda olan. Onlar
da ya oyuncu olarak ya kamera arkasında ellerinden geleni yapıyorlar.
Kısa film gönül işi; aile, arkadaş ve dost desteği maddi manevi çok
önemli oluyor. Ama yine de sinema pahalı bir uğraş ve çok para gidiyor.
Bu yıl yurt dışında uluslararası festivallere katılıyorum.
Birçok festivale paralı gönderiyorsunuz eserinizi ve seçilmezse paranız
yanıyor. Festivallere katılım ücretleri 50 dolar, 75 dolar, 100 dolar
gibi rakamlar…
Bu yıl üç filmimle katıldım: "Kesik Ayaklar – Cut Feet", "Bak – Look", "Kaşık – Spoon".
Pahalı olduğu için çok başvuramadım ama şimdiye kadar 4 uluslararası festivalden olumlu cevaplar geldi. Birinden de "Bak – Look" adlı filmim ödül kazandı. Daha yeni yeni haberler geliyor. "Kesik Ayaklar – Cut Feet", Hindistan ve Rusya’da seçildi.
2018 Moskova- Eurasia International Monthly Film Festivali’nde Semi - Finalist
2018 Hindistan- 8th Pune Short Film Festival Official Selection Maharashtra, India
"Bak - Look" Kamboçya’dan Mansiyon Ödülü aldı
2018 "Bak - Look". Special Mention From Asia South East - Short Film Festival Look - Bak Özendirme Ödülü (Mansiyon) kazandı... Ayrıca 2018 "Look – Bak" adlı filmimiz South Film and Arts Academy Festivali’ne seçildi. Şili’de festivalde seyircisiyle buluştu.
Bunlar tabii ki güzel gelişmeler. Festivaller devam ediyor. Daha da güzel haberler gelecektir.
İlk yurt dışı uluslararası festivale kabul edilişim de 2014 yılında" Tılsım –Charm" My Rode Reel International Short Film Festival, Finalist olmuştu.
Türkiye’de de uluslararası ve ulusal festivallerde birçok filmim finalist oldu.
2012 İstanbul İKFD 10. Kısa Film Festivali Kısa Film / Short Film Entropi, filmim Özel Ödül kazandı.
Türkiye'de
pek örneği olmayan fantastik tarzda bir senaryo ile İstanbul 16. IKDF
En İyi Film Öykü Ödülü’nü bu yıl siz kazandınız. Filmi hayata geçirmeyi
çok istediğinizi söylediniz. Konusundan kısaca bahseder misiniz? Belki
buradan yapımcıların ilgisini çekersiniz.
"Akan Kan" 2018
yılında En İyi Film Öyküsü olarak seçildi. Aslında bu öyküm fantastik
olsa da çok şey anlatan psikolojik tabanlı bir film. İlişkide çok fedakârlık yapan
birinin artık bedeninden de ödün verişini anlatarak “ödün vermenin
sınırı nerede?” diye soran bir eserdir. Bu öykü ‘Akan Kan’, Nöroloji
Öyküleri Yarışması için basılacak kitapta Avrupa Beyin Yılı’nda seçilmiş
basılmış bir öyküdür ve aynı zamanda da Fantazya ve Bilimkurgu
Sanatları Derneği (FABİSAD) tarafından Düşlerin İzinde kitabında Gio Ödülleri’nde
seçilmiş bir öyküdür. Filmi de olsun dediğim En İyi Film Öyküsü ödülünü
kazanan ‘Akan Kan’, iyi bir senarist ekibiyle uzun metraja bile
uyarlanabilir.
Kısa
metraj için de biraz pahalı olabilir. Belki ortak yapım olabilir. Bir
yapımcı desteğiyle bu tarzı seven başka bir yönetmenle birlikte
yapılabilir ya da animasyona çevrilebilir, gönüllü bir animatörle bir
çalışma yapılabilir.
IKDF
'de tarzınızın değişik olduğunu ve anlaşılana kadar bu şekilde devam
edeceğinizi belirttiniz. Değişik olmak mı, anlaşılır olmak
mı sizin için daha önemli?
Hem değişik olmak hem anlaşılır olmak ikisi de benim için önemli. Özgün bir tarzım olduğunu düşünüyorum. Sinema dilini bilen, metaforları bilen bir insan benim filmlerimi izlerken
daha çok zevk alır, düşünür ve anlar; her sahnenin merak uyandıran bir
yanı vardır. Düz klasik bir anlatım dili kullanmıyorum çünkü. Biraz film
analizi, biraz sinema dili biliyor olması gerekir. Kuleşov etkisini de çok sık kullanıyorum.
Kendinizi
ifade etme yöntemlerinizden sadece biri film çekmek. Şiir ve edebiyat
alanında da ödülleriniz var. Sizin için önemli birkaç ödülünüzden
bahsedebilir misiniz? En iyi ifade biçiminiz sizce hangisi?
Toplamda 20’ye yakın ödülüm oldu. Şiir de öykü de film de benim bir başka ifade ediş biçimim. Hepsinin tadı ayrı.
Şiirde dikkat çeken
2013 Nâzım Hikmet 50. Yıl Şiir Yarışması’nda "Tak Tak" isimli şiiri ile Mansiyon Ödülü. 2014 "Seni Olduğun Gibi Sevdim" şiiri Uluslararası Cengiz Aytmatov Şiir Yarışması’nda birincilik ödülü. Öyküde dikkat çeken
2010
yılında 8. Ulusal Kısa Metraj Film Festivali: ‘Göç’ konulu En İyi Film
Öyküsü Dalında ‘Cam Kaplumbağa’ İsimli Eserle 3.’lük Ödülü.
2011 9. Ulusal Kısa Film Festivali En İyi Kısa Film Öykü Ödülü; “Biz Günü.”
2014 Simit Çay Edebiyat Dergisi Deneme Yarışmasında ''Esinti'' İsimli Yazıya Özendirme Ödülü kazandım…
2018
İstanbul 16. İKFD Ulusal Kısa Film Festivali En İyi Film Öyküsü Ödülü,
2018 - Akan Kan ve Gönen Belediyesi Ömer Seyfettin Öykü Yarışmasında
“Gerçek mi Olmalı?” isimli eserimle Özel Öykü Ödülü’nü kazandım.
Bundan sonraki projeleriniz neler?
Yazmaya devam etmek ve imkan olursa film çekmeye devam etmek… Blog sayfalarım, YouTube ve Vimeo kanalım ve http://www.gultenagritmis.com/ şeklinde web sayfam vardır. Kısa filmlerim vardır. Altı karma kitapta eserlerim, iki şiir kitabım ve bir öykü kitabım vardır. Üç tane de üzerinde çalıştığım uzun metraj senaryom vardır.
İzmir hakkında düşünceleriniz neler, İzmirlilere neler söylemek istersiniz?
İzmir’de Cut Feet –
Kesik Ayaklar filmindeki oyuncum Mustafa Derya Akıncı aynı zamanda
yeğenimdir ve Dokuz Eylül Tıp Fakültesi’nde okumuştur. Okuduğu altı yıl
boyunca ikimizin müsait olduğu zamanlarda onun yanına 6 yıl boyunca
yılda bir kere İzmir’e gitmişimdir. Bol bol gezmişizdir. İzmir’i çok
severim, çok güzel bir şehir. Son derece modern ve çağdaş insanların
olduğu bir şehrimizdir, benim için anılarla doludur. Size de çok
teşekkür ederim.
Gülten Ağrıtmış Web
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununca korunmaktadır/
81. Maddesi gereği her eserin tamamının telif hakları yazara aittir.