Bir sarmaşık misali; her gün birileri kesti
sağından solundan onu az, az uzayan dalından uzanmak isterken yarına
aynı kaldı boyu hatta daha da kısaldı kesile, kesile. Verdi hep, izin
verdi almalarına vermeyi olması gereken sandı. Her isteyene dalından,
yaprağından, suyundan, toprağından verdi.
Bir gün kısacık kaldı. Küçüldü, azaldı devam edecek gücü kalmadı.
Vazgeçmişken tekrar büyümek için dünyasına bir Peri geldi.
Koca büyük kanatları vardı uçmak için, her şeyi ona geride bıraktırıp onu da uçurmak için.
Büyük kocaman beyaz kanatları; bembeyaz tüylerle kaplıydı.
Bembeyaz kanatları olan bu perinin, güzel bir kalbi, bembeyaz teni,
upuzun saçları, kocaman renkli gözleri, ince uzun elleri, zarif
parmakları vardı.
Peri onun yanındaydı.
Onun sırtından da iki kanat çıksın diye elleriyle dokundu sırtına okşadı
sırtını. Onu her gün görmeye geldi her gün okşadı sırtını.
Ucu gözüktü bir gün kanatlarının, perinin her gün dokunmasıyla.
Kanatları olacaktı onunda bembeyaz koskocaman, güçlü kanatları olan perisi gibi.
Saçlarını da uzatacaktı onun gibi.
El ele periyle uçabilmek için perinin kendine getirdiği peri tozlarını biriktirdi kavanozlarında.
Bembeyaz peri her gün gelip onu öpüp giderdi.
Akşam yine uğrayıp üstünü örtüp başında uyumasını beklerdi.
Azalmış gücünü, vermekten tükenmiş içini doldurmaya çalışırdı.
Olması gerekeni ve olmaması gerekeni anlatırdı ona.
Onu arayıp sorup iyi mi kötü mü bir şeye ihtiyacı var mı öğrenirdi.
Akıl danıştı bazen bembeyaz periye; tekrar doğarken bir daha azalmamak tükenmemek için.
Çok kendinden verircesine anlatırsa kendini, birine çok değer verirse,
birini çok överse, o kişiye gereğinden çok değer verirse uyarırdı peri
onu.
Yapma derdi hep. Yine yapma sakın bu hataları. Dur, dur derdi.
Durdururdu o da kendini. Dinlerdi periyi. Periyi dinlerdi. Peri ona çok iyi davranırdı.
Çok severse, çok verirse hep dur derdi Peri. Dur'.
Çok yemek yerse, çok dans ederse, çok gezerse, çok eşyası olursa, çok
para harcarsa, peri yine 'Dur'' derdi, 'dur''. Ben yokken abartma ''dur, dur''. Ben olmasam da hep ''Dur''. Aslında hep istediği bunlardı
az, az, az olması ve sanki yüreğinden geçeni söylüyordu Peri...
Olması gerekeni yapamıyor olup şimdi yapıyor olmanın rahatlığını duyumsuyordu içinde.
''Durdur kendini'' derdi.
Kendisi hep çok, çok, çok yapmak isterdi her şeyi.
Çok sevmek çok sevilmekte isterdi.
Çok, çok, çok kelimesiyle doğmuştu.
Ne başına gelirse de iyisi de kötüsü de çok, çok, çok gelirdi.
Peri onun yanında kaldığı sürece hep onu dengeledi.
Peri onunla ilgilendi.
Her yanına geldiğinde farklı, farklı durumlara göre olması gerekeni ona anlattı.
Periyi hep dinledi. O periydi. Bembeyaz büyük kanatları olan bembeyaz
teni olan kocaman gözleri upuzun saçları ince uzun elleri zarif
parmakları olan bir periydi. Kalbi çok ama çok iyiydi.
Bembeyaz Peri başkalarına da yetişmesi gerekiyordu. Başkalarının da ona
ihtiyacı vardı. Kendi işleri de vardı. Ona ayırdığı büyük vakitler
gittikçe küçülmeye başladı. Onun büyüdüğünü gördükçe Peri rahatlayıp
diğer şeylere de odaklanmaya başladı.
Daha az zaman ayırdı ona. Arada sırada öğretilerini yerine getiriyor mu diye yanına gider gelir oldu.
Peri onu çok sevse de; çok, çok, çok veremez oldu ilgisini ona.
Büyüdü artık diyordu Peri içinden. Büyüdü.
Periyi özlese de onun ilk günden bugüne söylediği az, az, az ver
öğretilerini yerine getiriyordu. Dengeyi buluyordu yaşamı.
Toparlanıyordu. Büyüyordu içi, yüreği yeniden. Peri onu yeniden
doğmasını sağlamıştı.
Peri bir gün hiç gelmedi.
Gözlerinden yaşlar aktı.
Bekledi Periyi.
Perinin koşuşturmaktan kafası bir beyaz duman oldu. Yetişemedi ona ama biliyordu ki büyümüştü.
O uyurken bir gün geldi öptü. Hep dur dedi unutma dedi '''Dur'' kulağına eğilip fısıldadı.
Sonra uçtu gökyüzüne kocaman büyük kanatlarıyla özgürce yukarıya doğru yükseldi.
Peri dağlarına doğru uçarken dönüp durdu gökyüzünde kocaman bembeyaz
kanatları bembeyaz görüntüsüyle iri güzel gözleriyle ona bakıp uzaktan o
ince uzun elleri zarif parmaklarıyla el salladı. Gözlerinden akan
gözyaşları gökyüzünden aşağıya doğru süzülürken dağlara doğru dönüp
uçmaya devam etti.
Camda bekledi hep yine gelsin Peri diye.
Bekledi bazen ağlayıp. Onun öğretilerini yerine getirdi hep.
Uzaktaki peri dağlarının tepesinden çıkan beyaz dumanlara baktı.
Kim bilir peri belki artık beyaz bir duman olmuştu.
Kanatları büyüyordu.
Tüyleri uzuyordu.
O dağa gitmek istiyordu. Peri dağına.
Perisinin bir beyaz duman olduğunu sandığı dağa uçacaktı kanatları kocaman olduğunda.
Perisini orada bulup tekrar ona merhaba, ben tekrar bebe olsam beni tekrar büyütsen demek istiyordu.
Belki de büyüdüğü için Peri onu bırakmıştı. Öyle sanıyordu.
Belki büyümese de Perinin kafası bir beyaz duman olduğunda bir gün gidecekti.
O az, az, az vermeye devam etti.
Yine her gece Perisini hayal edip uyudu uyandı onun güzel beyaz ışıklı
yüzünü, güzel gözlerini bembeyaz tüylerini güçlü büyük kanatlarını
hatırladı.
Onun gücünü güçlü duruşunu onun büyük koskocaman kanatlarını görkemli
güzelliğini, onun özgürlüğünü dengesini kontrollü verişlerini hatırladı.
Onu özledi ama onun gibi güçlü olmak için büyümeye devam etti. Çok, çok, çok vermeden.
Çok, çok, çok yapmadan hiçbir şeyi...
Perisi sayesinde yeniden yaşamın içindeydi.
Her gece o peri dağına baktı.
Beyaz dumanlı dağa ve ona yatmadan önce pencereden hep el salladı.
30 Ekim 2010
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununca korunmaktadır/81. Maddesi gereği her eserin tamamının telif hakları yazara aittir.
https://www.youtube.com/watch?v=JY1S9ldr07E
Bu öykü, 25.08.2011 tarihinde günün yazısı seçilmiştir. (Edebiyatla Sitesi)
https://www.edebiyatla.com/oykuler/bembeyaz-buyuk-kanatlari-olan-peri-278688