Gül Hazanında Şövalyenin Kaktüsü
Bitmez, dolu gibi…
Denizim, der bir taraftan.
Ben Denizim.
Bitmez hüznü, hüznüm.
Bitmez vedası, bitmez elveda ‘m.
Ayrılığın, ayrılığım.
Eylül, Ekim, Kasım,
Mart, Nisan, Mayıs;
Bu aylarda yorgunluğumsun.
Savaşımsın.
Sonun başlangıcı, başlangıcımsın.
Derimi soydum sana,
Cımbızla, koydum önüne;
Soyarken üstten.
Derini soydum kendime.
Ellerin gözkapaklarında,
Ellerin alnında,
Bedenin çıplak.
Kollarım mı kesik, bacaklarım mı?
Senin, yanık bir elin,
Düşük göz kapakları, benimki mi, seninki mi?
Kim kimin aynası?
İçindeki göz başka,
Gördükleri başka.
Dibine vuran kıvrımlar beyninde.
Silindirimsi, yumurtamsı, tümsek, kaburgalı,
Eklemli, kurdelemsi; kaktüslerin…
Dalgaları, çarpar; kemiklere yansıması.
Bastığın yerlerde bıraktığın izde,
Çamurlar 39 numara.
Çamurlar 38 numara.
Küçük öpücükler tüylerinde.
Bolca uzun tüylerle kaplı,
Yele gibi kaşlar.
Başak tarlalarında gelincikler.
Gece açar çiçeğin.
Çok çabuk dökülür çiçeğin, ardından.
Sapsız, tek başına, büyük, erdişi ve düzenli
Olmayan yaprakların.
Yıldız biçiminde dizili çok sayıda dikenin battığında,
Küçük kıymıklar bekler çıkarılmayı.
Çiğnenen ekmeklerle,
Boğaz savaşı, açlık…
Gür saçların,
Başında kaskın,
Elinde kılıcın.
Zırh takımın üstünde, önde giderken sen,
Attığında atının arkasına beni,
Sen rüyayken beyaz atın üstünde,
Ben sana sarılmış arkanda,
Bir elin tutarken elimi sıkı sıkı;
Götür götürebildiğin yere kadar beni.
Sen bir şövalye, kaktüsü içinde;
Doğruluğun ve iyiliğin temsilcisi,
Ölümden koruyan gücünle,
Gül hazanında, gül bana;
Gül bana ilk gün gibi, yarın da,
Bugün gibi.
08.03.2009 // 20 Kasım 2022
Gülten Ağrıtmış