...Röportajlarım...
Otuzbeşlik 
Öteki Sinema
Ulusal ve Uluslararası 20 ye yakın ödül... 
Öykü - Şiir - Kısa Film
Öteki Sinema Röportaj
http://www.otekisinema.com/gulten-agritmis-soylesi/Gülten Ağrıtmış: ‘Filmlerimi o kadar sıkı sıkı saklayamıyorum’
Deneysel filmleriyle bir hayli karşılaştığımız, şiir ve öykü yazdığını bildiğimiz Gülten Ağrıtmış ile konuştuk… 
Öteki Sinema için söyleşen: Banu Bozdemir 
Öncelikle seni tanıyalım mı? 
Merhabalar… Ben Marmara Üniversitesi 
Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü mezunuyum. Üzerine Beykent 
Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’nde yüksek lisans yaptım. Sinema 
içimde hep vardı benim için. Her çalıştığım ortamda sağından solundan 
film sektörüne dair bir ortamın içinde ya bir reklam filmi ya bir 
belgesel ya da kısa film projelerinde bir konumum oluyordu. En sonunda 
yüksek lisansa karar verdim ve devamında kendi projelerimi yapmaya 
başladım. Üniversite yıllarımda zaten hep yazıyordum. Onbeş yaşından 
beri yazıyorum. Öykü ve şiir üniversite yıllarında devam etti, 
sonrasında kendi çapımda senaryo çalışmalarım da oldu, birkaç festivale 
yolladım. Üniversite bitince yurtdışında yüksek lisans için 
Universitàper Stranieridi Perugia’ya başvurdum. Kabul edildim fakat 
gidemedim. Özel sektöre geçtim, reklam ajanslarında Art Director (Sanat 
Yönetmeni) olarak çalıştım.
Daha çok deneysel çekiyorsun, 
deneysel zor, anlaşılamaz ve o yüzden herkesin de pek yaklaşmak 
istemediği bir alan ama senin alanın genelde deneysel. İlham aldığın 
konular nedir, seni deneysele yönelten şey nedir? 
Aslında
 araştırmacı ruhum beni buna itiyor. Farklı tatlar denemek hoşuma 
gidiyor. Bir de düşündürmek istiyorum. Sinema dilini kullanıp 
metaforları bilgisayar efektlerini kullanıp bir bulmaca bir bilmece 
içinde kendini bulsun istiyorum seyreden. Tabi seyirci tarafından 
anlaşılamama riskinin de içinde buluyorum kendimi… Hep önüne tepsiyle 
sunulmuş anlaşılabilir anlatımlardan sonra benimki onları yoruyor. 
Oysaki her sahnenin her planın, her efektin, her rengin, her kostümün 
her malzemenin bir söylemi var. Bir anlatım dili var… Türkiye’de pek 
yaygın değil ve festivallerde ayrı bir kategori olarak çoğunda yok. 
Kurmaca filmlerim de var. Deneysel ve kurmaca beraber…
Biraz sıvılardan, tasmalardan 
yola çıkarak kuruyorsun filmlerinin dokusunu, insanoğlunun hangi 
duygularını ortaya koymak derdin? Ya da var mı böyle bir dert… 
Evet, metaforlardan yola çıkıyorum… 
Entropi – Soğuk – Estetize – Tasma – Beni Yanına Al Anne – Tılsım – 
Çıplak – Kesik Ayaklar – Bak ve Kaşık tüm filmlerimde kullandığım 
malzemelerin bir anlamı var… O anlam her seyredende farklı bir şekilde 
algılanabilir ya da herkeste aynı algılanabilir. Genel olarak içerdiği 
anlamda kendini de ifade edebilir… Mesela Estetize diye bir kısa filmim 
var aslında şiddeti Estetize edilmiş şekilde anlatmak istediğim bir kısa
 filmimdir… Mekan bir müzik evidir ve o ortamda olmasını özellikle 
istedim yoksa bir evde bir odada da anlatabilirdim derdimi ama her müzik
 aleti farklı bir şiddetin boyutunu temsil edecekti ve estetikti… 
Maskeler ve mankenler kullandım. Bir çeşit şiddete sebep olacak 
bahaneler vardı ve şiddet vardı ve her maskenin bir anlamı ve üzerlerine
 su fırlatılan mankenler donuklaşmışlığı temsil ederken suda oluşan 
kanlı bir figürde bağırıyordu orda şiddetin boyutunu.
Estetik vermeye çalıştım ismini de Estetize koydum…
Keza her kısa filmimi uzun uzun 
detaylandırarak anlatabilirim… Adım Adım (Step by Step) çok eski bir 
filmimdir ama ben hala çok beğenirim değişik felsefi bir anlatım 
kullanmışımdır. Filmlerim bir film analizcisinin eline geçtiğinde çok 
güzel dile gelir… Sinema meraklısı bir seyirci de gayet rahat çözer 
içindeki gizemli sinema dili anlatımını.
Belli bir psikolojik önerme, gösterme ya da çözüm derdi olabilir mi filmlerinde? 
Aslında her filmimde bir mesajım var. 
Her filmimde bir çığlığım var. Ne olduk. Ne oluyoruz. Ne oluyor var. 
Yaşanmışlıklar var… Yaşananlardan yola çıkılmışlıklar var… 
Gözlemliyorum… Demleniyor… Sonra ortaya çıkıyor…
Festivallerden ve izleyicilerden
 nasıl tepkiler alıyorsun, mesela festival yolculuğun nasıl geçiyor, 
ülkemizde ve yurt dışında yapılan birçok festivalde yer alma imkanın 
oluyor mu? 
Anlaşılamadığımın altını çizen tepkiler 
aldım ama beni takip eden, yaptıklarımın özgün olduğunun farkına varıp 
benim dilimin içinde bu sefer ne demiş neyi anlatmış neyi göstermeye 
çalışıyor neyi fark etmemizi istiyor deyip beni takip eden bir kitlem de
 var. Festivallere katılıyorum filmlerim gösterildiğinde ödül aldığında 
veya o ortamdaki insanlarla buluştuğunda çok keyif alıyorum.
Fakat çok festivale de katılamıyorum 
çünkü filmlerimi Vimeo veya Youtube’a yüklüyorum ve birçok kısa film 
festivali yönetmenlerin filmlerini çektikten sonra bir yıl boyunca kısa 
filmlerinin hiçbir yerde yayınlanmasını istemiyor bu da bana ters 
geliyor… O kadar sıkı sıkı saklayamıyorum ve bunu kabul eden 
festivallere katılıyorum o da oldukça az oluyor… Bunu kabul eden 
festivallerde de filmlerim festival seyircisiyle buluşmuş oluyor. Bir 
gün bazı festivaller bu kurallarını değiştirir Vimeo ve Youtube 
gösteriminin serbest olmasını kabul ederler umarım…
Baktığımızda bir hayli filmin var, bunların maddi ve manevi çekim koşullarından bahseder misin, destek aldığın yerler var mı? 
Anlatmak istediğim farklı farklı konular
 var.  Her bir filmim için ayrı ayrı uğraşıyorum… Maddi ve manevi çekim 
koşullarını kendim karşılıyorum. Etrafımdaki ailem arkadaşlarım ve 
oyuncu çevremden de kim ne yapabiliyorsa o konuda destek görüyorum sağ 
olsunlar iyi ki varlar onlara buradan tekrar teşekkür ederim… Katkıda 
bulunan herkes harikaydı. Şimdi dönüp baktığımda gittikçe çoğalan bir 
kitle bu… Sanırım en güzel yeri de burası, o ekip olma işi ekip duygusu.
 Sinema bir ekip işi… Kamera arkası önü kadar yorucu ve zaten yönetmen 
olarak filmin başından sonuna önüyle de arkasıyla da her şeyiyle 
ilgilenmen gerekiyor… Zor iş… Manevi destek çok önemli ama çıkan iş 
insanı öyle bir mutlu ediyor ki işte bunu hiçbir şeye değişemiyorum. 
Daha fazlasını daha ötesini yapmak istiyorum hep bir sonrasını… Her 
filmimi ayrı ayrı seviyorum hepsi benim için çok kıymetli yaptıkça bir 
sonrasını yapmak istiyorsun. Umarım destek alabileceğim maddi kaynaklar 
da oluşur ve çoğalır…
Mesela son filmin olan Kaşık’ın senaryo aşamasından şimdiki aşamasına kadar neler yaptığını kısaca dinlesek? 
Evet… Ben dört yıl Erenköy Fizik Tedavi 
ve Rehabilitasyon merkezinde çalıştım… Oraya felçli gelip iyi kötü 
tuvalete gidebilecek kadar kalkabilip yürüyebilen hastalar gördüm aynen 
senaryomdaki gibi ama o süreçte hasta kadar hasta yakınının da hayatı 
sekteye uğruyor buna dair çok yaşanmışlıkları tanıma,  dinleme,  görme 
ve anlama imkanım oldu… Bu süreci oldukça pozitife çevirip yaşayan hasta
 ve hasta yakınları da var, bu süreci zor atlatan hasta ve hasta 
yakınları da var. Ben Kaşık’ta zor atlatanı seçtim… Kaşık’ta hastaya 
bakan hastaya bunu yansıtmıyor o kendi kaosunu tekken yaşıyor. Fırında 
sütlaç çok şey anlatıyor aslında süt de öyle. Fırında sütlaçta içinde 
şeker pirinç süt ve üstünde yanık bir tabaka var… Metaforları şimdi siz 
sıralayabilirsiniz.  Süt bardakta keza kaşık kaşık içiriyor, içiyor… 
Hasta olunca elden ayaktan çekildi derler ya, ya da hayat bu yüzüne 
gözüne bulaştırdı, bulaştı gibi… Kaşık’a baktıklarında bir mutluluk 
buluyorlar ikisinin de anlık gülebildiği mutlu olduğu bir an…
Kitapların da var yayımlanmış, şiirler de var bildiğim kadarıyla… 
Şiirlerim ve öykülerim. Evet şiir ve 
öykülerim var… Üç kitabım oldu şu an… “Annem Derdi ki” ilk şiir kitabım 
sonrasında “Bengisu” öykü kitabım ve “Alır Gidermiş Hayat” şiir kitabım 
basıldı…Birçok ödül aldım. Dergilerde iki blogspotumda ilgili sitelerde 
Youtube ve Vimeo kanallarımda ve web sayfalarımda eserlerim 
takipçilerimle buluşuyorlar.
Filmlerinde efektler kullanıyorsun, bunların eğitimine dair çalışmaların oldu mu? 
Kendim uğraşıyorum ama bu konularda 
benden daha profesyonel kişilerle çalışmak isterim destek olacaklara 
açığım çünkü her yere yetişmek inanın çok yoruyor.
Bundan sonraki projeler nedir? 
Yine ekip kurmak ve yine bir konuyu 
dilimin döndüğünce kendi tarzım ve kendi özgün anlatımımla seyirciye ve 
okuyucuya ulaştırmak.
Diğer kısa filmleri izliyor 
musun ve kısa filmcilerle iletişimde oluyor musun? Fikir alışverişi ya 
da ortak birtakım şeyler yapmak konusunda… 
Evet baya kısa film izliyorum ve uzun 
metraj birçok filmi de takip ediyorum. Daha çok kısa filmcilerle bir 
araya gelmek isterim buna ortam yaratan ortamların çoğalması arzum. 
Etrafımda daha çok ekip kurabileceğim kişiler olsun isterim dediğim gibi
 birbirine destek çok önemli…
Eklemek istediklerin? 
Evet Banu Hanım, şiir, öykü, kısa 
filmlerimin dışında da kendimi ifade edebileceğim bir ortam yarattığınız
 için size çok teşekkür ederim… Sinemaseverlere ve beni takip eden 
kişilere de sevgilerimi iletiyorum…
Otuzbeşlik Röportaj
Gülten Ağrıtmış - Hem Değişik Olmak Hem Anlaşılır Olmak Benim İçin Önemli
Paylaş
05-06-2018
Gülten 
Ağrıtmış sanatın birçok dalını kendini ifade etmek için kullanıyor. 
Şiirler, öyküler, senaryolar  yazıyor, deneysel kısa filmler çekiyor. 
Tarzının değişik olduğunu ve anlaşılana kadar da bu yolda devam 
edeceğini belirten Gülten Ağrıtmış ulusal ve uluslararası birçok ödülün 
sahibi olmuş. Gülten Ağrıtmış merak ettiğimiz soruları cevaplıyor.


Merhabalar, Gülten Hanım. Sizi daha yakından tanımak adına kendiniz hakkında neler söylemek istersiniz?  
Merhabalar,
 zor bir soru… Kendimi kısaca özetlemek gerçekten zor çünkü sanatın 
birçok dalını kendimi ifade etmek için kullanıyorum. Şiir yazıyorum, 
öykü yazıyorum, kısa filmler çekiyorum, uzun metraj senaryo çalışmalarım
 var. Grafik ve fotoğraf hocalığı yapıyorum; o sırada sanat estetik, 
kompozisyon tasarım dersleri veriyorum. Yoğun bir tempom var; sürekli 
araştırıyorum okuyorum, bol bol film izliyorum. Psikolojiye çok ilgim 
var. Yıllardır sinema analizlerine katılıyorum, film okumalarına 
gidiyorum. Sinema dilinin psikolojik bağlantılarını çözmek, her rengin 
her malzemenin her yapının, metaforların bir
 anlamı olduğunu bilmek; bunları şiirlerimde, öykülerimde ve filmlerimde
 kullanmak çok hoşuma gidiyor. Ekip kurmak için sinemanın içinde olan 
başka insanlarla tanışmak ve yeni bilgilere, güncel bilgilere sahip 
olmak için atölyelere katılıyorum. Bazen verimli bir sonuç alıyorum, 
bazen orada kalıyor arkası gelmiyor ama yine de bir deneyim, bir 
tecrübe, bir yaşanmışlık olarak yoluma devam ediyorum. Sürekli güncel 
kaynakları takip ediyorum. Teknoloji sürekli ilerliyor ve bunu yakından 
takip etmek için araştırıp kaynakları ilgiyle takip ediyorum. Bilim 
kurguyu ve fantastik sinemayı seviyorum.
 Dram, gerçek hikayeden alınma filmleri ve psikolojik içerikli filmleri 
takip edip, araştırıp izlemeyi seviyorum. Çok değer verdiğim yönetmenler
 var onların filmlerini izliyorum. Yetmiyor bana zaman ve sanki çok 
hızla geçiyor vakit; yetmiyor saatler, günler, aylar. Yapmak istediğim, 
hayatıma sığdırmak istediğim çok şey var. 
 Fikir yaratma sürecinizden bahsedebilir misiniz?   
Fikrin nereden
 nasıl ortaya çıkacağı belli olmuyor, bir çeşit kendini ifade etme 
yöntemi oluyor.  Hayatta her şeyden film yapılabilir, şiir, öykü, 
senaryolar yazılabilir ama bende dikkatimi çeken, beni üzen, mutlu eden,
 sarsan, saran hayatımın içinde karşıma çıkan yaşanmışlıklardan, 
gözlemlerimden, tecrübelerimden, üzerimde bıraktığı psikolojik ve 
sosyolojik  durumlardan, araştırmalarından, birilerinin yaşanmışlığından
 bir eser ortaya çıkabiliyor. Güncel bir konu da esin kaynağım 
olabiliyor. Dikkat çekmek istediğim konuları yazıp kısa film yoluyla 
seyirciye ulaştırmaya çalışıyorum. Şiir ve öyküde tek başıma ses 
olabilirken, kısa filmde çalışmam için ekip kurmam gerekiyor. Her yönden
 daha meşakkatli, daha maddi ve manevi çaba gerektiren bir süreç oluyor. 
Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?   
İşe gidiyorum, dersler veriyorum. Güzel
 Sanatlar mezunuyum sanat hep hayatımda, sanat zaten mesleğim.  Grafik 
bölümü mezunuyum, bir süre reklam ajanslarında sanat yönetmeni olarak 
çalıştım. Yüksek lisansımı da Sinema- TV üzerine yaptım. Film seyretmek 
beni yıllardır besleyen bir tat. İşten sonra kalan zamanda beni 
besleyecek, beni ileriye götürecek kaynakları araştırıyorum. Sinemaya 
gidiyorum, güncel olarak vizyonu takip etmeye çalışıyorum. Kıymetli 
yönetmenlerin eserlerini izliyor, onlar üzerine yazılan yazıları 
okuyorum. İnsanları gözlemliyorum. İnsan en büyük hazine; onların iç 
dünyaları, onların sosyolojik konumları, aldıkları yollar… Aldığımız 
yollar… Araştırmalar yapıyorum; felsefe ve psikoloji üzerine sürekli 
kaynak okuyorum: Freud, Jung, Lacan, Skinner, Wundt, Beck, Bandura…   
Örnek aldığınız, etkilendiğiniz veya tarzı ile sizi kendine hayran bırakan yönetmenler var mı?    
Birçok 
yönetmen var “şu kişi” demek yetmez benim için.  Bazı Amerikan, Fransız,
 Japon, Alman, İtalyan, İngiliz ve Türk yönetmenlerin filmleri beni 
etkilemiştir. Bilim kurguyu seviyorum. Fantastik, drama, gerçek hayattan
 alınma filmler, distopik filmler
 benim ilgimi çeker. Gerilim filmleri enteresandır ama şimdilerde çok 
bakamıyorum gerilimlere. Yapmak isterim ama ben de geriliyorum. Bazı 
filmlerimde, şiirlerimde, öykülerimde fantastik temayla beraber 
psikolojik yapısıyla gerilim de vardır. Sinema düşünce deryasıdır. Her 
gün yeni filmler, yeni yönetmenler keşfediyorum. 
Birçok 
film çekmişsiniz. Çekim koşullarından bahseder misiniz? Sponsorluklar 
oluyor mu? Çekim masraflarınızı nasıl karşılıyorsunuz?  
Evet on 
bir filmim festivallere katıldı. 2010’dan beri kısa film çekiyorum. 
Filmlerim düşünce ağırlıklı; seyreden düşünsün istiyorum. Sürrealist 
tatlar da var içlerinde.  Metaforları çok
 kullanıyorum. Para biriktiriyorum kısa film için, bazı filmlerde ailem 
de katkıda bulunuyor. Kostümleri alıyorlar, malzeme sağlıyorlar; o an ne
 eksikse ona el atmaya çalışıyorlar. Herkes bir yerinden tutmaya 
çalışıyor diyebilirim. Bazen oyuncu olarak, bazen arka plandaki diğer 
işlere el atarak… Bu konuda şanslıyım; özellikle iki ablam Ayten Arıkan 
ile Muhterem Akıncı ve onların çocukları yani yeğenlerim sanata çok 
düşkünler. Bana ihtiyacım olan kısımlarda destek olmaya çalışıyorlar. 
Güzel arkadaşlarım ve dostlarım da var beni destekleyen, ekip kurarken 
yanımda olan. Onlar
 da ya oyuncu olarak ya kamera arkasında ellerinden geleni yapıyorlar. 
Kısa film gönül işi; aile, arkadaş ve dost desteği maddi manevi çok 
önemli oluyor.  Ama yine de sinema pahalı bir uğraş ve çok para gidiyor.
 Bu yıl yurt dışında uluslararası festivallere katılıyorum. 
 Birçok festivale paralı gönderiyorsunuz eserinizi ve seçilmezse paranız
 yanıyor. Festivallere katılım ücretleri 50 dolar, 75 dolar, 100 dolar 
gibi rakamlar…




Bu yıl üç filmimle katıldım: "Kesik Ayaklar – Cut Feet", "Bak – Look", "Kaşık – Spoon".
 Pahalı olduğu için çok başvuramadım ama şimdiye kadar 4 uluslararası festivalden olumlu cevaplar geldi. Birinden de "Bak – Look" adlı filmim ödül kazandı.  Daha yeni yeni haberler geliyor. "Kesik Ayaklar – Cut Feet", Hindistan ve Rusya’da seçildi. 
2018 Moskova- Eurasia International Monthly Film Festivali’nde  Semi - Finalist  
 2018 Hindistan- 8th Pune Short Film Festival Official Selection Maharashtra, India  
 "Bak -  Look" Kamboçya’dan Mansiyon Ödülü aldı 
2018 "Bak - Look". Special Mention From Asia South East - Short Film Festival Look - Bak Özendirme Ödülü (Mansiyon) kazandı... Ayrıca 2018 "Look – Bak" adlı filmimiz South Film and Arts Academy Festivali’ne seçildi. Şili’de festivalde seyircisiyle buluştu. 
Bunlar tabii ki güzel gelişmeler. Festivaller devam ediyor. Daha da güzel haberler gelecektir.  
İlk yurt dışı uluslararası festivale kabul edilişim de 2014 yılında" Tılsım –Charm"  My Rode Reel International Short Film Festival, Finalist olmuştu. 




  
  
Türkiye’de de uluslararası ve ulusal festivallerde birçok filmim finalist oldu. 
2012 İstanbul İKFD 10. Kısa Film Festivali Kısa Film / Short Film  Entropi, filmim Özel Ödül kazandı. 




Türkiye'de
 pek örneği olmayan fantastik tarzda bir senaryo ile İstanbul 16. IKDF 
En İyi Film Öykü Ödülü’nü bu yıl siz kazandınız. Filmi hayata geçirmeyi 
çok istediğinizi söylediniz. Konusundan kısaca bahseder misiniz? Belki 
buradan yapımcıların ilgisini çekersiniz. 
"Akan Kan" 2018
 yılında En İyi Film Öyküsü olarak seçildi. Aslında bu öyküm fantastik 
olsa da çok şey anlatan psikolojik tabanlı bir film.  İlişkide çok fedakârlık yapan
 birinin artık bedeninden de ödün verişini anlatarak “ödün vermenin 
sınırı nerede?” diye soran bir eserdir. Bu öykü ‘Akan Kan’, Nöroloji 
Öyküleri Yarışması için basılacak kitapta Avrupa Beyin Yılı’nda seçilmiş
 basılmış bir öyküdür ve aynı zamanda da Fantazya ve Bilimkurgu 
Sanatları Derneği (FABİSAD) tarafından Düşlerin İzinde kitabında Gio Ödülleri’nde
 seçilmiş bir öyküdür. Filmi de olsun dediğim En İyi Film Öyküsü ödülünü
 kazanan ‘Akan Kan’, iyi bir senarist ekibiyle uzun metraja bile 
uyarlanabilir. 
Kısa 
metraj için de biraz pahalı olabilir. Belki ortak yapım olabilir. Bir 
yapımcı desteğiyle bu tarzı seven başka bir yönetmenle birlikte 
yapılabilir ya da animasyona çevrilebilir, gönüllü bir animatörle bir 
çalışma yapılabilir. 
  IKDF
 'de tarzınızın değişik olduğunu ve anlaşılana kadar bu şekilde devam 
edeceğinizi belirttiniz. Değişik olmak mı, anlaşılır olmak 
mı sizin için daha önemli? 
 Hem değişik olmak hem anlaşılır olmak ikisi de benim için önemli. Özgün bir tarzım olduğunu düşünüyorum. Sinema dilini bilen, metaforları bilen bir insan benim filmlerimi izlerken
 daha çok zevk alır, düşünür ve anlar; her sahnenin merak uyandıran bir 
yanı vardır. Düz klasik bir anlatım dili kullanmıyorum çünkü. Biraz film
 analizi, biraz sinema dili biliyor olması gerekir. Kuleşov etkisini de çok sık kullanıyorum.   
Kendinizi
 ifade etme yöntemlerinizden sadece biri film çekmek. Şiir ve edebiyat 
alanında da ödülleriniz var. Sizin için önemli birkaç ödülünüzden 
bahsedebilir misiniz? En iyi ifade biçiminiz sizce hangisi?  
Toplamda 20’ye yakın ödülüm oldu. Şiir de öykü de film de benim bir başka ifade ediş biçimim. Hepsinin tadı ayrı. 
Şiirde dikkat çeken  
2013 Nâzım Hikmet 50. Yıl Şiir Yarışması’nda "Tak Tak" isimli şiiri ile Mansiyon Ödülü. 2014  "Seni Olduğun Gibi Sevdim" şiiri Uluslararası Cengiz Aytmatov Şiir Yarışması’nda birincilik ödülü.  Öyküde dikkat çeken 
2010 
yılında 8. Ulusal Kısa Metraj Film Festivali: ‘Göç’ konulu En İyi Film 
Öyküsü Dalında ‘Cam Kaplumbağa’ İsimli Eserle 3.’lük Ödülü. 
2011  9. Ulusal Kısa Film Festivali En İyi Kısa Film Öykü Ödülü; “Biz Günü.” 
2014 Simit Çay Edebiyat Dergisi Deneme Yarışmasında ''Esinti'' İsimli Yazıya Özendirme Ödülü kazandım… 
2018 
İstanbul 16. İKFD Ulusal Kısa Film Festivali En İyi Film Öyküsü Ödülü, 
2018 - Akan Kan ve Gönen Belediyesi Ömer Seyfettin Öykü Yarışmasında 
“Gerçek mi Olmalı?” isimli eserimle Özel Öykü Ödülü’nü kazandım. 
Bundan sonraki projeleriniz neler? 
Yazmaya devam etmek ve imkan olursa film çekmeye devam etmek… Blog sayfalarım, YouTube ve Vimeo kanalım  ve http://www.gultenagritmis.com/ şeklinde  web sayfam vardır. Kısa filmlerim vardır. Altı karma kitapta eserlerim, iki şiir kitabım ve bir öykü kitabım vardır. Üç tane de üzerinde çalıştığım uzun metraj senaryom vardır. 
İzmir hakkında düşünceleriniz neler, İzmirlilere neler söylemek istersiniz?  
İzmir’de Cut Feet –
 Kesik Ayaklar filmindeki oyuncum Mustafa Derya Akıncı aynı zamanda 
yeğenimdir ve Dokuz Eylül Tıp Fakültesi’nde okumuştur. Okuduğu altı yıl 
boyunca ikimizin müsait olduğu zamanlarda onun yanına  6 yıl boyunca 
yılda bir kere İzmir’e gitmişimdir. Bol bol gezmişizdir. İzmir’i çok 
severim, çok güzel bir şehir. Son derece modern ve çağdaş insanların 
olduğu bir şehrimizdir, benim için anılarla doludur. Size de çok 
teşekkür ederim.   
Gülten Ağrıtmış Web
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununca korunmaktadır/
81. Maddesi gereği her eserin tamamının telif hakları yazara aittir.



