28 Ekim 2018 Pazar

Gülten Ağrıtmış Röportajları // Öteki Sinema Dergisi - Otuzbeşlik Kültür Dergisi






...Röportajlarım...

Otuzbeşlik

Öteki Sinema
Ulusal ve Uluslararası 20 ye yakın ödül... 
Öykü - Şiir - Kısa Film
  






Öteki Sinema Röportaj

http://www.otekisinema.com/gulten-agritmis-soylesi/

Gülten Ağrıtmış: ‘Filmlerimi o kadar sıkı sıkı saklayamıyorum’

Deneysel filmleriyle bir hayli karşılaştığımız, şiir ve öykü yazdığını bildiğimiz Gülten Ağrıtmış ile konuştuk…
Öteki Sinema için söyleşen: Banu Bozdemir
Öncelikle seni tanıyalım mı?
Merhabalar… Ben Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü mezunuyum. Üzerine Beykent Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’nde yüksek lisans yaptım. Sinema içimde hep vardı benim için. Her çalıştığım ortamda sağından solundan film sektörüne dair bir ortamın içinde ya bir reklam filmi ya bir belgesel ya da kısa film projelerinde bir konumum oluyordu. En sonunda yüksek lisansa karar verdim ve devamında kendi projelerimi yapmaya başladım. Üniversite yıllarımda zaten hep yazıyordum. Onbeş yaşından beri yazıyorum. Öykü ve şiir üniversite yıllarında devam etti, sonrasında kendi çapımda senaryo çalışmalarım da oldu, birkaç festivale yolladım. Üniversite bitince yurtdışında yüksek lisans için Universitàper Stranieridi Perugia’ya başvurdum. Kabul edildim fakat gidemedim. Özel sektöre geçtim, reklam ajanslarında Art Director (Sanat Yönetmeni) olarak çalıştım.
Daha çok deneysel çekiyorsun, deneysel zor, anlaşılamaz ve o yüzden herkesin de pek yaklaşmak istemediği bir alan ama senin alanın genelde deneysel. İlham aldığın konular nedir, seni deneysele yönelten şey nedir?
Aslında araştırmacı ruhum beni buna itiyor. Farklı tatlar denemek hoşuma gidiyor. Bir de düşündürmek istiyorum. Sinema dilini kullanıp metaforları bilgisayar efektlerini kullanıp bir bulmaca bir bilmece içinde kendini bulsun istiyorum seyreden. Tabi seyirci tarafından anlaşılamama riskinin de içinde buluyorum kendimi… Hep önüne tepsiyle sunulmuş anlaşılabilir anlatımlardan sonra benimki onları yoruyor. Oysaki her sahnenin her planın, her efektin, her rengin, her kostümün her malzemenin bir söylemi var. Bir anlatım dili var… Türkiye’de pek yaygın değil ve festivallerde ayrı bir kategori olarak çoğunda yok. Kurmaca filmlerim de var. Deneysel ve kurmaca beraber…
Biraz sıvılardan, tasmalardan yola çıkarak kuruyorsun filmlerinin dokusunu, insanoğlunun hangi duygularını ortaya koymak derdin? Ya da var mı böyle bir dert…
Evet, metaforlardan yola çıkıyorum… Entropi – Soğuk – Estetize – Tasma – Beni Yanına Al Anne – Tılsım – Çıplak – Kesik Ayaklar – Bak ve Kaşık tüm filmlerimde kullandığım malzemelerin bir anlamı var… O anlam her seyredende farklı bir şekilde algılanabilir ya da herkeste aynı algılanabilir. Genel olarak içerdiği anlamda kendini de ifade edebilir… Mesela Estetize diye bir kısa filmim var aslında şiddeti Estetize edilmiş şekilde anlatmak istediğim bir kısa filmimdir… Mekan bir müzik evidir ve o ortamda olmasını özellikle istedim yoksa bir evde bir odada da anlatabilirdim derdimi ama her müzik aleti farklı bir şiddetin boyutunu temsil edecekti ve estetikti… Maskeler ve mankenler kullandım. Bir çeşit şiddete sebep olacak bahaneler vardı ve şiddet vardı ve her maskenin bir anlamı ve üzerlerine su fırlatılan mankenler donuklaşmışlığı temsil ederken suda oluşan kanlı bir figürde bağırıyordu orda şiddetin boyutunu.
Estetik vermeye çalıştım ismini de Estetize koydum…
Keza her kısa filmimi uzun uzun detaylandırarak anlatabilirim… Adım Adım (Step by Step) çok eski bir filmimdir ama ben hala çok beğenirim değişik felsefi bir anlatım kullanmışımdır. Filmlerim bir film analizcisinin eline geçtiğinde çok güzel dile gelir… Sinema meraklısı bir seyirci de gayet rahat çözer içindeki gizemli sinema dili anlatımını.
Belli bir psikolojik önerme, gösterme ya da çözüm derdi olabilir mi filmlerinde?
Aslında her filmimde bir mesajım var. Her filmimde bir çığlığım var. Ne olduk. Ne oluyoruz. Ne oluyor var. Yaşanmışlıklar var… Yaşananlardan yola çıkılmışlıklar var… Gözlemliyorum… Demleniyor… Sonra ortaya çıkıyor…
Festivallerden ve izleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsun, mesela festival yolculuğun nasıl geçiyor, ülkemizde ve yurt dışında yapılan birçok festivalde yer alma imkanın oluyor mu?
Anlaşılamadığımın altını çizen tepkiler aldım ama beni takip eden, yaptıklarımın özgün olduğunun farkına varıp benim dilimin içinde bu sefer ne demiş neyi anlatmış neyi göstermeye çalışıyor neyi fark etmemizi istiyor deyip beni takip eden bir kitlem de var. Festivallere katılıyorum filmlerim gösterildiğinde ödül aldığında veya o ortamdaki insanlarla buluştuğunda çok keyif alıyorum.
Fakat çok festivale de katılamıyorum çünkü filmlerimi Vimeo veya Youtube’a yüklüyorum ve birçok kısa film festivali yönetmenlerin filmlerini çektikten sonra bir yıl boyunca kısa filmlerinin hiçbir yerde yayınlanmasını istemiyor bu da bana ters geliyor… O kadar sıkı sıkı saklayamıyorum ve bunu kabul eden festivallere katılıyorum o da oldukça az oluyor… Bunu kabul eden festivallerde de filmlerim festival seyircisiyle buluşmuş oluyor. Bir gün bazı festivaller bu kurallarını değiştirir Vimeo ve Youtube gösteriminin serbest olmasını kabul ederler umarım…
Baktığımızda bir hayli filmin var, bunların maddi ve manevi çekim koşullarından bahseder misin, destek aldığın yerler var mı?
Anlatmak istediğim farklı farklı konular var.  Her bir filmim için ayrı ayrı uğraşıyorum… Maddi ve manevi çekim koşullarını kendim karşılıyorum. Etrafımdaki ailem arkadaşlarım ve oyuncu çevremden de kim ne yapabiliyorsa o konuda destek görüyorum sağ olsunlar iyi ki varlar onlara buradan tekrar teşekkür ederim… Katkıda bulunan herkes harikaydı. Şimdi dönüp baktığımda gittikçe çoğalan bir kitle bu… Sanırım en güzel yeri de burası, o ekip olma işi ekip duygusu. Sinema bir ekip işi… Kamera arkası önü kadar yorucu ve zaten yönetmen olarak filmin başından sonuna önüyle de arkasıyla da her şeyiyle ilgilenmen gerekiyor… Zor iş… Manevi destek çok önemli ama çıkan iş insanı öyle bir mutlu ediyor ki işte bunu hiçbir şeye değişemiyorum. Daha fazlasını daha ötesini yapmak istiyorum hep bir sonrasını… Her filmimi ayrı ayrı seviyorum hepsi benim için çok kıymetli yaptıkça bir sonrasını yapmak istiyorsun. Umarım destek alabileceğim maddi kaynaklar da oluşur ve çoğalır…
Mesela son filmin olan Kaşık’ın senaryo aşamasından şimdiki aşamasına kadar neler yaptığını kısaca dinlesek?
Evet… Ben dört yıl Erenköy Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon merkezinde çalıştım… Oraya felçli gelip iyi kötü tuvalete gidebilecek kadar kalkabilip yürüyebilen hastalar gördüm aynen senaryomdaki gibi ama o süreçte hasta kadar hasta yakınının da hayatı sekteye uğruyor buna dair çok yaşanmışlıkları tanıma,  dinleme,  görme ve anlama imkanım oldu… Bu süreci oldukça pozitife çevirip yaşayan hasta ve hasta yakınları da var, bu süreci zor atlatan hasta ve hasta yakınları da var. Ben Kaşık’ta zor atlatanı seçtim… Kaşık’ta hastaya bakan hastaya bunu yansıtmıyor o kendi kaosunu tekken yaşıyor. Fırında sütlaç çok şey anlatıyor aslında süt de öyle. Fırında sütlaçta içinde şeker pirinç süt ve üstünde yanık bir tabaka var… Metaforları şimdi siz sıralayabilirsiniz.  Süt bardakta keza kaşık kaşık içiriyor, içiyor… Hasta olunca elden ayaktan çekildi derler ya, ya da hayat bu yüzüne gözüne bulaştırdı, bulaştı gibi… Kaşık’a baktıklarında bir mutluluk buluyorlar ikisinin de anlık gülebildiği mutlu olduğu bir an…
Kitapların da var yayımlanmış, şiirler de var bildiğim kadarıyla…
Şiirlerim ve öykülerim. Evet şiir ve öykülerim var… Üç kitabım oldu şu an… “Annem Derdi ki” ilk şiir kitabım sonrasında “Bengisu” öykü kitabım ve “Alır Gidermiş Hayat” şiir kitabım basıldı…Birçok ödül aldım. Dergilerde iki blogspotumda ilgili sitelerde Youtube ve Vimeo kanallarımda ve web sayfalarımda eserlerim takipçilerimle buluşuyorlar.
Filmlerinde efektler kullanıyorsun, bunların eğitimine dair çalışmaların oldu mu?
Kendim uğraşıyorum ama bu konularda benden daha profesyonel kişilerle çalışmak isterim destek olacaklara açığım çünkü her yere yetişmek inanın çok yoruyor.
Bundan sonraki projeler nedir?
Yine ekip kurmak ve yine bir konuyu dilimin döndüğünce kendi tarzım ve kendi özgün anlatımımla seyirciye ve okuyucuya ulaştırmak.
Diğer kısa filmleri izliyor musun ve kısa filmcilerle iletişimde oluyor musun? Fikir alışverişi ya da ortak birtakım şeyler yapmak konusunda…
Evet baya kısa film izliyorum ve uzun metraj birçok filmi de takip ediyorum. Daha çok kısa filmcilerle bir araya gelmek isterim buna ortam yaratan ortamların çoğalması arzum. Etrafımda daha çok ekip kurabileceğim kişiler olsun isterim dediğim gibi birbirine destek çok önemli…
Eklemek istediklerin?
Evet Banu Hanım, şiir, öykü, kısa filmlerimin dışında da kendimi ifade edebileceğim bir ortam yarattığınız için size çok teşekkür ederim… Sinemaseverlere ve beni takip eden kişilere de sevgilerimi iletiyorum…





Otuzbeşlik Röportaj


Gülten Ağrıtmış - Hem Değişik Olmak Hem Anlaşılır Olmak Benim İçin Önemli

Paylaş
05-06-2018



Gülten Ağrıtmış sanatın birçok dalını kendini ifade etmek için kullanıyor. Şiirler, öyküler, senaryolar  yazıyor, deneysel kısa filmler çekiyor. Tarzının değişik olduğunu ve anlaşılana kadar da bu yolda devam edeceğini belirten Gülten Ağrıtmış ulusal ve uluslararası birçok ödülün sahibi olmuş. Gülten Ağrıtmış merak ettiğimiz soruları cevaplıyor.


Merhabalar, Gülten Hanım. Sizi daha yakından tanımak adına kendiniz hakkında neler söylemek istersiniz?  
Merhabalar, zor bir soru… Kendimi kısaca özetlemek gerçekten zor çünkü sanatın birçok dalını kendimi ifade etmek için kullanıyorum. Şiir yazıyorum, öykü yazıyorum, kısa filmler çekiyorum, uzun metraj senaryo çalışmalarım var. Grafik ve fotoğraf hocalığı yapıyorum; o sırada sanat estetik, kompozisyon tasarım dersleri veriyorum. Yoğun bir tempom var; sürekli araştırıyorum okuyorum, bol bol film izliyorum. Psikolojiye çok ilgim var. Yıllardır sinema analizlerine katılıyorum, film okumalarına gidiyorum. Sinema dilinin psikolojik bağlantılarını çözmek, her rengin her malzemenin her yapının, metaforların bir anlamı olduğunu bilmek; bunları şiirlerimde, öykülerimde ve filmlerimde kullanmak çok hoşuma gidiyor. Ekip kurmak için sinemanın içinde olan başka insanlarla tanışmak ve yeni bilgilere, güncel bilgilere sahip olmak için atölyelere katılıyorum. Bazen verimli bir sonuç alıyorum, bazen orada kalıyor arkası gelmiyor ama yine de bir deneyim, bir tecrübe, bir yaşanmışlık olarak yoluma devam ediyorum. Sürekli güncel kaynakları takip ediyorum. Teknoloji sürekli ilerliyor ve bunu yakından takip etmek için araştırıp kaynakları ilgiyle takip ediyorum. Bilim kurguyu ve fantastik sinemayı seviyorum. Dram, gerçek hikayeden alınma filmleri ve psikolojik içerikli filmleri takip edip, araştırıp izlemeyi seviyorum. Çok değer verdiğim yönetmenler var onların filmlerini izliyorum. Yetmiyor bana zaman ve sanki çok hızla geçiyor vakit; yetmiyor saatler, günler, aylar. Yapmak istediğim, hayatıma sığdırmak istediğim çok şey var. 
    
 Fikir yaratma sürecinizden bahsedebilir misiniz?   
Fikrin nereden nasıl ortaya çıkacağı belli olmuyor, bir çeşit kendini ifade etme yöntemi oluyor.  Hayatta her şeyden film yapılabilir, şiir, öykü, senaryolar yazılabilir ama bende dikkatimi çeken, beni üzen, mutlu eden, sarsan, saran hayatımın içinde karşıma çıkan yaşanmışlıklardan, gözlemlerimden, tecrübelerimden, üzerimde bıraktığı psikolojik ve sosyolojik  durumlardan, araştırmalarından, birilerinin yaşanmışlığından bir eser ortaya çıkabiliyor. Güncel bir konu da esin kaynağım olabiliyor. Dikkat çekmek istediğim konuları yazıp kısa film yoluyla seyirciye ulaştırmaya çalışıyorum. Şiir ve öyküde tek başıma ses olabilirken, kısa filmde çalışmam için ekip kurmam gerekiyor. Her yönden daha meşakkatli, daha maddi ve manevi çaba gerektiren bir süreç oluyor. 

Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?   
İşe gidiyorum, dersler veriyorum. Güzel Sanatlar mezunuyum sanat hep hayatımda, sanat zaten mesleğim.  Grafik bölümü mezunuyum, bir süre reklam ajanslarında sanat yönetmeni olarak çalıştım. Yüksek lisansımı da Sinema- TV üzerine yaptım. Film seyretmek beni yıllardır besleyen bir tat. İşten sonra kalan zamanda beni besleyecek, beni ileriye götürecek kaynakları araştırıyorum. Sinemaya gidiyorum, güncel olarak vizyonu takip etmeye çalışıyorum. Kıymetli yönetmenlerin eserlerini izliyor, onlar üzerine yazılan yazıları okuyorum. İnsanları gözlemliyorum. İnsan en büyük hazine; onların iç dünyaları, onların sosyolojik konumları, aldıkları yollar… Aldığımız yollar… Araştırmalar yapıyorum; felsefe ve psikoloji üzerine sürekli kaynak okuyorum: Freud, JungLacanSkinnerWundtBeckBandura   
Örnek aldığınız, etkilendiğiniz veya tarzı ile sizi kendine hayran bırakan yönetmenler var mı?    
Birçok yönetmen var “şu kişi” demek yetmez benim için.  Bazı Amerikan, Fransız, Japon, Alman, İtalyan, İngiliz ve Türk yönetmenlerin filmleri beni etkilemiştir. Bilim kurguyu seviyorum. Fantastik, drama, gerçek hayattan alınma filmler, distopik filmler benim ilgimi çeker. Gerilim filmleri enteresandır ama şimdilerde çok bakamıyorum gerilimlere. Yapmak isterim ama ben de geriliyorum. Bazı filmlerimde, şiirlerimde, öykülerimde fantastik temayla beraber psikolojik yapısıyla gerilim de vardır. Sinema düşünce deryasıdır. Her gün yeni filmler, yeni yönetmenler keşfediyorum. 

Birçok film çekmişsiniz. Çekim koşullarından bahseder misiniz? Sponsorluklar oluyor mu? Çekim masraflarınızı nasıl karşılıyorsunuz?  
Evet on bir filmim festivallere katıldı. 2010’dan beri kısa film çekiyorum. Filmlerim düşünce ağırlıklı; seyreden düşünsün istiyorum. Sürrealist tatlar da var içlerinde.  Metaforları çok kullanıyorum. Para biriktiriyorum kısa film için, bazı filmlerde ailem de katkıda bulunuyor. Kostümleri alıyorlar, malzeme sağlıyorlar; o an ne eksikse ona el atmaya çalışıyorlar. Herkes bir yerinden tutmaya çalışıyor diyebilirim. Bazen oyuncu olarak, bazen arka plandaki diğer işlere el atarak… Bu konuda şanslıyım; özellikle iki ablam Ayten Arıkan ile Muhterem Akıncı ve onların çocukları yani yeğenlerim sanata çok düşkünler. Bana ihtiyacım olan kısımlarda destek olmaya çalışıyorlar. Güzel arkadaşlarım ve dostlarım da var beni destekleyen, ekip kurarken yanımda olan. Onlar da ya oyuncu olarak ya kamera arkasında ellerinden geleni yapıyorlar. Kısa film gönül işi; aile, arkadaş ve dost desteği maddi manevi çok önemli oluyor.  Ama yine de sinema pahalı bir uğraş ve çok para gidiyor. Bu yıl yurt dışında uluslararası festivallere katılıyorum.  Birçok festivale paralı gönderiyorsunuz eserinizi ve seçilmezse paranız yanıyor. Festivallere katılım ücretleri 50 dolar, 75 dolar, 100 dolar gibi rakamlar…


Bu yıl üç filmimle katıldım: "Kesik Ayaklar – Cut Feet", "Bak – Look", "Kaşık – Spoon". 
 Pahalı olduğu için çok başvuramadım ama şimdiye kadar 4 uluslararası festivalden olumlu cevaplar geldi. Birinden de "Bak – Look" adlı filmim ödül kazandı.  Daha yeni yeni haberler geliyor. "Kesik Ayaklar – Cut Feet", Hindistan ve Rusya’da seçildi. 
2018 Moskova- Eurasia International Monthly Film Festivali’nde  Semi - Finalist  
 2018 Hindistan- 8th Pune Short Film Festival Official Selection MaharashtraIndia  
 "Bak -  Look" Kamboçya’dan Mansiyon Ödülü aldı 
2018 "Bak - Look". Special Mention From Asia South East - Short Film Festival Look - Bak Özendirme Ödülü (Mansiyon) kazandı... Ayrıca 2018 "Look – Bak" adlı filmimiz South Film and Arts Academy Festivali’ne seçildi. Şili’de festivalde seyircisiyle buluştu. 
Bunlar tabii ki güzel gelişmeler. Festivaller devam ediyor. Daha da güzel haberler gelecektir.  
İlk yurt dışı uluslararası festivale kabul edilişim de 2014 yılında" Tılsım –Charm"  My Rode Reel International Short Film Festival, Finalist olmuştu. 
Türkiye’de de uluslararası ve ulusal festivallerde birçok filmim finalist oldu. 
2012 İstanbul İKFD 10. Kısa Film Festivali Kısa Film / Short Film  Entropi, filmim Özel Ödül kazandı. 


   
Türkiye'de pek örneği olmayan fantastik tarzda bir senaryo ile İstanbul 16. IKDF En İyi Film Öykü Ödülü’nü bu yıl siz kazandınız. Filmi hayata geçirmeyi çok istediğinizi söylediniz. Konusundan kısaca bahseder misiniz? Belki buradan yapımcıların ilgisini çekersiniz. 
"Akan Kan" 2018 yılında En İyi Film Öyküsü olarak seçildi. Aslında bu öyküm fantastik olsa da çok şey anlatan psikolojik tabanlı bir film.  İlişkide çok fedakârlık yapan birinin artık bedeninden de ödün verişini anlatarak “ödün vermenin sınırı nerede?” diye soran bir eserdir. Bu öykü ‘Akan Kan’, Nöroloji Öyküleri Yarışması için basılacak kitapta Avrupa Beyin Yılı’nda seçilmiş basılmış bir öyküdür ve aynı zamanda da Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD) tarafından Düşlerin İzinde kitabında Gio Ödülleri’nde seçilmiş bir öyküdür. Filmi de olsun dediğim En İyi Film Öyküsü ödülünü kazanan ‘Akan Kan’, iyi bir senarist ekibiyle uzun metraja bile uyarlanabilir. 
Kısa metraj için de biraz pahalı olabilir. Belki ortak yapım olabilir. Bir yapımcı desteğiyle bu tarzı seven başka bir yönetmenle birlikte yapılabilir ya da animasyona çevrilebilir, gönüllü bir animatörle bir çalışma yapılabilir. 
  IKDF 'de tarzınızın değişik olduğunu ve anlaşılana kadar bu şekilde devam edeceğinizi belirttiniz. Değişik olmak mı, anlaşılır olmak mı sizin için daha önemli? 
 Hem değişik olmak hem anlaşılır olmak ikisi de benim için önemli. Özgün bir tarzım olduğunu düşünüyorum. Sinema dilini bilen, metaforları bilen bir insan benim filmlerimi izlerken daha çok zevk alır, düşünür ve anlar; her sahnenin merak uyandıran bir yanı vardır. Düz klasik bir anlatım dili kullanmıyorum çünkü. Biraz film analizi, biraz sinema dili biliyor olması gerekir. Kuleşov etkisini de çok sık kullanıyorum.   

Kendinizi ifade etme yöntemlerinizden sadece biri film çekmek. Şiir ve edebiyat alanında da ödülleriniz var. Sizin için önemli birkaç ödülünüzden bahsedebilir misiniz? En iyi ifade biçiminiz sizce hangisi?  
Toplamda 20’ye yakın ödülüm oldu. Şiir de öykü de film de benim bir başka ifade ediş biçimim. Hepsinin tadı ayrı. 
Şiirde dikkat çeken  
2013 Nâzım Hikmet 50. Yıl Şiir Yarışması’nda "Tak Tak" isimli şiiri ile Mansiyon Ödülü. 2014  "Seni Olduğun Gibi Sevdim" şiiri Uluslararası Cengiz Aytmatov Şiir Yarışması’nda birincilik ödülü.  Öyküde dikkat çeken 
2010 yılında 8. Ulusal Kısa Metraj Film Festivali: ‘Göç’ konulu En İyi Film Öyküsü Dalında ‘Cam Kaplumbağa’ İsimli Eserle 3.’lük Ödülü. 
2011  9. Ulusal Kısa Film Festivali En İyi Kısa Film Öykü Ödülü; “Biz Günü.” 
2014 Simit Çay Edebiyat Dergisi Deneme Yarışmasında ''Esinti'' İsimli Yazıya Özendirme Ödülü kazandım… 
2018 İstanbul 16. İKFD Ulusal Kısa Film Festivali En İyi Film Öyküsü Ödülü, 2018 - Akan Kan ve Gönen Belediyesi Ömer Seyfettin Öykü Yarışmasında “Gerçek mi Olmalı?” isimli eserimle Özel Öykü Ödülü’nü kazandım. 

Bundan sonraki projeleriniz neler? 
Yazmaya devam etmek ve imkan olursa film çekmeye devam etmek… Blog sayfalarım, YouTube ve Vimeo kanalım  ve http://www.gultenagritmis.com/ şeklinde  web sayfam vardır. Kısa filmlerim vardır. Altı karma kitapta eserlerim, iki şiir kitabım ve bir öykü kitabım vardır. Üç tane de üzerinde çalıştığım uzun metraj senaryom vardır. 
    
İzmir hakkında düşünceleriniz neler, İzmirlilere neler söylemek istersiniz?  
İzmir’de Cut Feet – Kesik Ayaklar filmindeki oyuncum Mustafa Derya Akıncı aynı zamanda yeğenimdir ve Dokuz Eylül Tıp Fakültesi’nde okumuştur. Okuduğu altı yıl boyunca ikimizin müsait olduğu zamanlarda onun yanına  6 yıl boyunca yılda bir kere İzmir’e gitmişimdir. Bol bol gezmişizdir. İzmir’i çok severim, çok güzel bir şehir. Son derece modern ve çağdaş insanların olduğu bir şehrimizdir, benim için anılarla doludur. Size de çok teşekkür ederim.   





















Gülten Ağrıtmış Web


5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununca korunmaktadır/
81. Maddesi gereği her eserin tamamının telif hakları yazara aittir.