12 Mayıs 2016 Perşembe

Şiir: Islak // Yazan: Gülten Ağrıtmış





Islak
Bulanık değilsin
Islaksın sırılsıklam
Nasıl bir sağanaktır
Gökten yağan.
Yumuşacık
Nefis tadıyla bakılan
Kek.
Sen kabarık saçlarınla
Süpürürsün yollardan
Sonbahar yapraklarını
Yağan yağmuru.
Yağmurun tanelerini
Tek tek alır
Mendiller
Katibim.
Yaş gelir üfürülen mumlarda
Kutlarım seni
Olmayan ben de
Olan seni
Yitip gittin işte…
Islak bedeninle
Kedi kaşlarınla
Demir parmaklıkların arasında…
12 Mayıs 2016
Gülten Ağrıtmış


5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununca korunmaktadır/81. Maddesi gereği her eserin tamamının telif hakları yazara aittir.

Şiir: Annem Derdi ki // Yazan: Gülten Ağrıtmış







Şiir: Annem Derdi ki
Yazan: Gülten Ağrıtmış



Annem Derdi Ki
Annem derdi ki;
Derdi ki annem, daha küçüksün;
Neler neler yaşayacaksın,
Neler göreceksin.
Hep doğrular yaşatılacak sandım.
Sonra yaşatılan yanlışlarla
Olgunlaşıldığını öğrendim.
Kendi doğrularımı bulup,
Büyümenin yollarını aradım.
Annem derdi ki daha küçüksün,
Hiç büyüyemedim ben annem sana,
Hep yaşadım, neler neler yaşadım.
Neler neler gördüm.
Büyüyemedim annem,
Annem derdi ki daha neler göreceksin,
Neler yaşayacaksın,
Bitmez miymiş annem.
Sevincin içinde üzüntü,
Mutluluğun içinde mutsuzluk
Bu kadar mı, kardeşmiş annem.
Sağlıklı yaşanır sandım, acılar gördüm, acılarını, acılarımı,
Çileler çekenleri, çilelerini, çilelerimi
Büyümenin yollarını aradım annem.
Ben senin küçük yavrun;
Neler gördü, neler yaşadı,
Daha da göreceklerim, yaşayacaklarım var;
Annem.
Dayanır mı yüreğim hepsine,
Dayanır mı sağlığım bunca yüke…
Ben büyümek istemedim artık annem.
Sil baştan;
Senin küçüğün kalamaz mıyım?
Senin küçük bebeğin olamaz mıyım?
Anne,
Annem.
Annem derdi ki
Daha küçüksün;
Neler neler yaşayacaksın,
Neler göreceksin.
Annem, sen neler yaşadın,
Neler gördün,
Bunca yükü nasıl taşıdın annem.
Hep güçlü görünmen banadır annem bilirim.
Boynumu eğmeyeyim pes etmeyeyim diyedir
Annem,
Sil baştan başlayamaz mıyız?
Annem.
Yok mudur?
Bunun başka yolu annem
Yok mudur?
27 Haziran 2009
Gülten Ağrıtmış



5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununca korunmaktadır/81. Maddesi gereği her eserin tamamının telif hakları yazara aittir.





Seslendirilmiş iki Farklı Yorumla
Ali Yılmaz
Nazlı Belgin Akıncı 

Öykü: Fanus // Yazan: Gülten Ağrıtmış





Öykü: Fanus
Yazan Gülten Ağrıtmış

Fanus
Yeni boşluklar arıyordu. Boşluk.
Beyaz bulutların arasından geçiyordu.
Bulutların tabanında çıplak ayaklarına dolanmayan yılanların varlığıyla yürüyordu.
 Tuttuğunda kanatmayan, dikenleri olmayan gülleri diliyordu.
Gökten düşen mavilikler arasında kırmızı bir lav parçası avucunu delmeyecekti.
Onu gördüğünde gözleri; bakışlarını kaçırmadan ona, bakmaya devam edecekti.
 Onunla sevişirken, ona çıplak bedenin ruhtaki rahatlığını duyumsatacaktı.
 Bulutların üstünde sisler arasından geçerken yengeçler ve akrepler uzak duracak, o beyaz sisin içerisinde bulutların dalgalanmalarıyla sandalda yol alıp, bu evrendeki bütün bulutların arasından geçebilecekti.
Bulut onu aranılan boşluğun gerçek derinliğinde kaybolmadan, o derinlikten bir tanrıça gibi göğe yükseltip yeniden bir haykırışla belki saf bir yerde onun varoluşunu sağlayacaktı.
Yanındaki kişiye dokunamayacaklardı.
Bir kovanın içindeki suyla bütün beden ve ruh temizlenecekti.
O gökyüzündeki basınca karşı savaşabilecekti.
Deri gözeneklerinden kanlar fışkırmayacaktı.
Kendi yuvasında kalışını destekleyebilecek dokunuşlar olacaktı.
Bir adresti.
Elleri, gözleri, ayakları olan, konuşabilen, başkalarıyla paylaşılabilinen bir adresti.
Ama o adres değildi. O postacıydı belki. Yağmur yağdığında, mektupları yine de götürüp veriyordu.  Botları ıslansa da ayakları ıslanmıyordu. Ellerinde eldivenleri vardı. Gözlerin de gözlük kimi zaman. Kasketi vardı. Koruyordu mektupları çantasında ve kar kış ulaştırıyordu yerlerine. Yüksünüyor muydu bazen?  Evet.
Sadece mektupları veriyor olmanın mektupların içinde ne yazdığını bilememenin paylaşımsızlığına yüksünüyordu bazen. Aracıydı.
İnsanlar okuyor. Postacı dağıtıyordu. O sadece dağıtıyordu.
Tekti ve çantası doluydu. Tam bitti derken, yine dolardı çantası mektuplarla...
Bir sonraki mektubu götürene kadar hiçlikti. Selam verirlerdi ona.
Sadece; selam, merhaba…
İki gülücük o kadar.
O tekti. Bırakılmıştı. Görevi merak ettirtmekti. Hep taşır yorulurdu.
Yorgundu ve açtı kendi mektubuna…
14 Ekim 1991 // Haziran 2010
Gülten Ağrıtmış
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununca korunmaktadır/81. Maddesi gereği her eserin tamamının telif hakları yazara aittir.



Seslendiren: Nazlı Belgin Akıncı
https://www.youtube.com/watch?v=U3jUWfAHvyo




Şiir: Sinema Kuşum Sevgilim // Yazan: Gülten Ağrıtmış




Siir: Sinema Kuşum Sevgilim
Yazan: Gülten Ağrıtmış
Seslendiren: Ali Yılmaz
https://www.youtube.com/watch?v=QIBLqEyAysg



Sinema Kuşum Sevgilim
Dostlarınla,
Arkadaşlarınla
Var oluşlar...
Kim için bunlar?
Sana bana kime
Aslında?
Yukarda sınav mı var?
Öpücükler sana,
Dudaklarına.
Hayal de olsa,
Boş ver aldırma.
Diyeyim sözlerimi.
Kınama, yadırgama.
Bana doğal gelen,
Sana yalan dolan.
Sözlerden başka bir şey
Yok zaten dünyamda.
Sen özgürlüğünü yaşa
Sinema kuşum, sevgilim.
Kuş ol, uç istersen
Umurum değil.
Ben de kuşum.
Alıştım kaybetmeye,
İstemesem de anılar var geride.
Öpücükler sana,
Dudaklarına.
Hayal de olsa,
Boş ver aldırma.

Gülten Ağrıtmış


 Şiirin Seslendirilmiş video hali :



5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununca korunmaktadır/81. Maddesi gereği her eserin tamamının telif hakları yazara aittir.